14 Nisan 2016 Perşembe

Mutluluk için Bahaneler!

Düşünüyorum da ne çok bahane üretebilme kapasitesine sahibiz biz böyle! Başka hiçbir şeyde bu kadar marifetli değiliz sanırım. Her şeye bir bahanemiz var maalesef. Mesela kendimize vakit ayıramıyoruz, işler çok yoğun hiç vaktim kalmıyor bahanesi arkasına saklanarak; çocuklarımızla yeterince ilgilenmiyoruz yorgunluk bahanesi ile; tatlı yemekten alamıyoruz kendimizi kan şekerim düşüyor bahanesi ile; bir boğaz havası al bari, İstanbul'da yaşadığını anla desek trafik bahanemiz var....

Bu liste uzar da uzar. Bahane bol çünkü. Aslında bahane üreterek zoru seçiyoruz. Ürettiğimiz bahaneler en çok bizi yoruyor en çok bizi mutsuz ediyor. Oysa çözümler öyle basit öyle göz önünde ki! Bir ölüme çare yok, onun dışındakilerin hepsinde bir çıkış yolu vardır mutlaka, kolay ya da zor. Önce buna inanmakla başlamalı güne.

Mesela kendime ayıracak hiç vaktim yok mu diyoruz? Her sabah uyandığımızda kollarımızı yukarı kaldırıp, güzelce bir gerinerek ve kendimize kocaman bir günaydın diyerek başlasak! Sonra camınızı açıp, taze sabah havasını içimize çeksek! Biraz da cam önünde gerinme hareketleri yapsak, kaç dakikamızı alır ki? Bozar mı o günkü yoğun programımızı, alt-üst mü olur tüm işlerimiz?

Mesela eve geldiğinizde çocuklarla ilgilenecek halimiz yoksa, doktorculuk da mı oynayamayız? Biz hasta olsak, o doktor. Bizi muayene etse, ameliyat etse, ne bileyim yalancıktan çay yapsa bize içirse; sonra ona teşekkür etsek, öpsek sarılsak yorgunluğumuza yorgunluk mu eklenir?

Mesela tatlı yemeden duramıyorsak, yemezsem mutsuz oluyorum ben, bahanemiz mi var? Bi bırakalım gerçekten, tatlı krizimiz mi geldi, bir kuru meyve atalım ağzımıza, ne bileyim hemen gidip dişlerimizi fırçalayalım ya da kalkıp biraz yürüyelim. Kriz miriz kalmıyor, geçiyor vallaha da billaha..

Mesela trafikten bir Boğaz'a bile gidemez olduk, bahanemiz mi var? Pazar sabah erkenden kalksak, mesela 7 gibi. Kimsecikler yokken sokaklarda, rahatça istediğimiz yere gitsek, yürüsek, bir simit alıp yesek, denizin kokusunu içimize çeksek, kuşların şarkılarını dinlesek, sabah güneşi yüzümüze vursa... Çok mu zor olur?

Bizi mutsuz eden bahanelerin arkasından çıkalım ve bu saklambaç oyununa bir son verelim artık çünkü orada kaldıkça bizi kimse bulamayacak.

Hadi hayatımızı kolaylaştıralım ve kendimize mutlu olmak için bir bahane bulalım!


Hiç yorum yok: