24 Mart 2016 Perşembe

DOST

Bir dosttur,
Elini tuttuğum!
Bir dosttur,
Elimi tutan!
Taaa yüreğinden, en derininden,
Göklere kadar çıktığım...

İki güzel çocuğun annesi olan ama doğumlarından bu yaşlarına kadar hep sorunlarla dolu zorlu bir süreçten geçen bir dost. Çocuklarının hastalıklarını saymamın bir manası yok bence. Diyoruz ya hepimiz zorlu bir imtihandan geçiyoruz, işte bu arkadaşımın imtihanı daha çok çocuklarıyla ilgili.

Annem hep " çocuk insanın belini büker!" der. Ne doğru bir söz! Ancak sadece gerçek bir annenin anlayabileceği bir söz! Arkadaşımın da beli bükülmüş gibi, o uzun boyu biraz kısalmış gibi geldi bana mesela. Ama gözlerinde hiç sönmeyen bir umut taşıyor hala. Çocukları onca hastalığa rağmen pırıl pırıl. O, bir mucize başlatmış, devam ettiriyor büyüterek ama belli ki çok yorulmuş.

Sohbet ediyoruz, ondan bundan, geçmişten, yaşadığımız hatıralardan, gelecekten, beklentilerden...

Sonra bir anda ikimiz de susuyoruz;

Sanki o söylememi bekleyen...
Sanki ben söylemek için sabırsızlanan...

- Ne kadar takdir ediyorum seni bir bilsen, diyorum birden... Zor imtihanlardan geçenlere seni anlatıyorum mesela. Bir anda ışık oluyorsun dinleyene. Öyle çok gurur duyuyorum ki seninle; kendime de örnek alıyorum seni sık sık. Kararlılığın, inancın, sabrın, şükrün ve elde ettiğin zaferin; bana ilham veriyor, biliyor musun?... İyi ki varsın, iyi ki böylesin, şükürler olsun ki benim arkadaşım, kardeşim, dostumsun, dedim...

Gözlerinin ta içine, yüreğine bakarak söylediğim bu sözler birden kendiliğinden akıvermişti, yoksa önceden planladığım bir şey değildi.

Usulca beni dinlemişti. Birden gözleri buğulandı. Ben sustum. Şimdi susma vakti miydi? Her zamanki ben değildim ki; içimdeki başka bir ben çıkmıştı ortaya sanki. Her zamanki beni yönlendiriyordu şimdi. Dilimden dökülen sözler bitmişti ama yüreğim coşmuştu bir kere, belli ki dostumunki de. Önce minik bir yaş yuvarlandı sağ gözümden. Nedense sağ gözüm sol gözüme göre daha bir suludur benim. Önce o başlatır her şeyi ama sol gözüm de dayanamaz sağıma, eşlik etmeye başlar hemen. Bir gök gürültüsü sonrası başlayan sağanak yağmura dönüşürler, beraber.

Ama bu sefer gözler dörttü, tabi yağmurun şiddeti daha güçlü. Sanki birbirini tetikliyor gibi, coştukça coşuyordu.

Bir süre sonra, şiddetli yağan yağmur sonrası birden açan güneşli havaya döndü yüzümüz. Gözlerdeki yaşlar, şiddetini azalttı, hafif damlalara bıraktı ama yüreğimizdeki gri bulutlar dağılmıştı çoktan. Güneş tüm ihtişamı ile kendini gösterdimi bir kere, hemen yüze yansır. Önce dudaklardan gelir ilk tepki; hemen minik bir tebessümle başlar sonra kocaman bir kahkahaya dönüşür.

- N'oldu bize yahu birden, şu halimize bak. Koca insanlar! Salya sümük olduk birden...

Bazen beklenmedik bir anda taaa en derinden gelerek dile düşen bir söz, karşımızdakini göğe de çıkarır yerin en dibine de gömer ya işte bir anda benim de yüreğimden geçerek dilimden dökülen sözler arkadaşımı göklere çıkarmış. O göğe çıkarken beni de elimden tutup göğe almış. Sonra yağmur olmuşuz yağmışız beraber yeni umutlarımızın üstüne.

Ama ne iyi gelir insana! Bir dostunla en derinden anlayabilmek birbirini. Derin bir ohhhhh çekersin, içinde teşekkür olan; bakarsın ki yüreğin temizlenmiş, ruhun açılmış. Sen dostuna ilaç olmuşsun, o sana merhem...

Dahan ötesi mi var?

Bence de yok...




Hiç yorum yok: